6 Şubat 2009 Cuma

SOKAK ÇOCUKLARI

SOKAK ÇOCUKLARI
13.06.2007





"gökyüzü bembeyazdı
en güzel resimleri çizmek için
gökyüzü umut çocuklarının rengi
Sokaklar çocukların "



Sokak çocukları olgusu birçok ülkede toplumsal bir sorundur. Aile içinde yaşanan şiddet, cinsel taciz ya da tecavüz, yoksulluk, göç ve savaşların bir sonucudur sokak çocukları . Sokakta çalışan çocuklar, çocukların yaşadığı şiddet olgusunun değişik boyutlarda ifadesidir. Dünyada 100 milyon civarında terkedilmiş ya da evden kaçmış sokak çocuğu olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye de yoksulluk, göç, aile parçalanması, sevgisizlik gibi çeşitli nedenlerle İstanbul, Urfa, Adana, Antep, İzmir, Eskişehir gibi bir çok kentte binlerce çocuk sokaklarda tiner ve bally kokuları eşliğinde bedensel ve ruhsal ölüme yolculuk yapmaktadır.
Her tür şiddet var sokakta. Dayak, yaralanma ölüm tecavüz, aşağılanma, kışın soğuk havanın acımasızlığı ve çocukların peşini bırakmayan polis. Şiddet hem kendi içlerinde var hem de insanlardan daha da önemlisi devletten gelmektedir. Birde kendilerine yönelik kendilerinden şiddet var ki kendini jiletlemek gibi.
Sokak çocuklarının kendi yaşam kuralları var. İhanet ve ispiyonculuk en ağır cezaya maruz kalmaktadır.
Diyelim ki üç kişi hırsızlığa çıktı içlerinden birisi yakalandı diğerlerini ele verirse ya o çocuk ölecek ya da bölge dışına çıkarılıcaktir. Küfretmek yasaktır birisi küfrederse örneğin anaya küfrettiyse on sopa atarlar. Kendi arkadaşlarının cebinden para çalmak yasak. Dışarıda hırsızlık var, ancak gereksinimleri kadar hırsızlık yaparlar. On kişiyse kaldıkları komün yaşamındaki arkadaşları on süt, on ekmek gibi ...
Metropol kentlerde alt geçitlerde, lokantaların ızgara üstlerinde, bankaların bankamatik bölümlerinde kalıyorlar. Kadıköy, Eminönü, Bakırköy, Bostancı gibi yerlerde gruplar halinde yaşıyorlar. Sokaklardaki tehlikelere karşı birlikte korunuyorlar. En iyi korunma araçları tiner ve bıçaktır." Tecavüz, dayak gibi şeyler var sokaklarda Karakola gitsen seni suçluyorlar bu nedenle sokaklarda kendimizi korumak için yöntemler geliştiriyoruz. Bize saldıranların gözüne tiner serptiğinde saldırgan acıdan kıvranırken bize de kaçma fırsatı doğuyor."
Vijdan, kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıya varmaya iten duygudur. Sokak çocuklarını anne ve babaları dışarı atarlar veya evden kovarlar. Bunu yaparken hiç vijdanları sızlamaz mı?
Bu sadece anne ve babaların suçu değil. Eğer devlet onlara zamanında yardım etseydi, şimdiki sokak çocukları , tinerci çocuklar diye birşey olmayacaktı. Türkiye’ye Habitatlar gelince sokak çocuklarını görünmesinler göz önünde diye topladılar. Habitat gidince gene sokağa döktüler. Onlar için bir yurt açsalar, insanlar da maddi-manevi destekte bulunsalar bu çocuklar başı boş kalmaz, kimseye zarar vermez.



Umut Çocukları


UMUT ÇOCUKLARI

Soğanla zeytin, ekmek yediler
sonra baktılar gözlerine
esnediler
gökyüzü bembeyazdı
en güzel resimleri çizmek için
gökyüzü umut çocuklarının rengi
Sokaklar çocukların
Yorganları siyah geceler
Isıtırlar birbirlerine sokularak
Beklerler deniz yıldızlarının kurtarıcılarını
gökyüzü umut çocuklarının rengi

Yusuf Uygan

KENTLERİ SAYDAM YÖNETİCİLER YÖNETMELİ

KENTLERİ SAYDAM YÖNETİCİLER YÖNETMELİ



“Dünyadaki bütün insanlar, biri dışında aynı fikirde ve o tek kişi karşı fikirde olsa, o tek kişinin iktidar sahibi olup tüm insanları susturma hakkı ne kadar yoksa, tüm insanların o tek kişiyi susturma hakkı da aynı derecede yoktur.”
john stuart mill



Toplum arasında kullanılan en yaygın klişelerden biri, ‘Şu hırsızlar, yolsuzlar olmasaydı bu devlet bu hale gelmezdi’ cümlesidir. Kahvehane sohbetlerinden ev ziyaretlerine kadar, zaman zaman birçok toplantıda hatta siyasi parti merkezlerinde bile konuşulan konu, siyaset ve bürokrasi adamlarının ‘neyi ne kadar götürdüğü’ ile ilgilidir. Bu konuşulanlar aklımıza ‘ateş olmayan yerden duman çıkmaz ‘ atasözünü getirmektedir. Yerel siyasi organizasyonlarda da kimi zaman benzer olaylara rastlanmaktadır.

Transparency International (Uluslararası Saydamlık), 1996 tarihli kaynak kitabında yolsuzluğun tanımı "siyasetçi ya da devlet memuru olsun, kamu görevi yapan kişilerin, kendilerine emanet edilmiş kamusal yetkiyi kötüye kullanarak kendilerini ya da kendilerine yakın olan kişileri yasadışı biçimde zenginleştirmeleri" yapılmıştır. Dünya Bankası IMF’nin "yolsuzluk" tanımı da genel olarak "kamu görevinin özel kazanç sağlamak için kötüye kullanılması" şeklinde tanımlanmıştır.

Toplumlarda etik dışı davranışların kaynakları ;

*Tarihten gelen nedenler,

*Kültürel yapıdan gelen nedenler

*Siyasal yapıdan gelen nedenler

*Ekonomik yapıdan gelen nedenler

*Hukuksal yapıdan gelen nedenler

*Bürokratik yapıdan gelen nedenler

*Toplumsal yapıdan gelen nedenler olarak sıralanmıştır.



Yerel yönetimlerde ortaya çıkan siyasal ve kamusal hastalıkların temelinde eğitimsizliğin yaygın oluşu, şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin, saydamlığın, etkin denetimin, etkili yasaların olmayışı yatmaktadır.

Kentleri yönetmek için yerel yönetimlere, Belediye meclislerine ve il genel meclislerine aday olanların çoğunluğu eğitimsiz parmak hesabında etkili olacak kişilerden oluşmaktadır. Meslekleri, yetenekleri, proje üretkenlikleri önemli değildir. Kentesel rantiyenin paylaşılmasında toplum katmanlarının fayda sağlaması yerine bireysel çıkarları ön planda tutanlar 2009 Yerel Seçimler için hesaplarını yapmaktadırlar. Bu tür düşünce ve davranış içinde olanların önüne etkili yöntem olarak kentlerde yönetim sürecine katılımı arttırmak, sivil insiyatiflerin karar, yetki ve söz yöntemleri geliştirmek gerekir.

Siyasi ahlak Toplumun sahip olduğu inanç, gelenek vb. değerlerin yanında kanuni düzenlemeler ve uluslararası bağlayıcı belgeler siyaset ve yönetimde etik değerlerin ne olduğunu, hangi davranış biçimlerinin ahlaki ve yasal olduğunu çerçevesini ortak payda olarak belirlemelidir. Günümüzde uluslararası alanda ortak etik davranış ilkeleri şunlardır: tarafsızlık, hukukilik, dürüstlük, bütünlük, liyakat, nesnellik, sadakat, saydamlık, hesap verebilirlik, profesyonellik, eşitlik, süreklilik, saygınlık ve güvendir. Her toplumun yukarıda ifade edilen inanç, gelenek ve değerlerine göre oluşmuş yazılı ve yazılı olmayan ahlaki normları bulunmaktadır. Uluslar arası alanda etik değerlere karşı etik dışı olarak kabul edilen, yönetsel ve siyasal yaşamımızı kirleten, yozlaştıran tersi davranışların ne olduğunu irdelemek gerek, her birini doğru tanımlayarak bu konuda bir önleyici bilincin oluşturulması gerekecektir. Sivil örgütlenmelerle bu olumsuzluklar aşılabilir düşüncesini taşıyorum.

Yusuf UYGAN

SOSYAL DEMOKRATLARA UYARI ve HATIRLATMA - Yusuf UYGAN

SOSYAL DEMOKRATLARA UYARI ve HATIRLATMA - Yusuf UYGAN
22.12.2008










“Ben gelmedim kavga için

Benim işim sevgi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim”

YUNUSEMRE







YEREL SEÇİMLERDE

SANDIK KURULLARININ ÖNEMİ

Yerel seçimlere üç ay kaldı; AKP'nin hedefi sosyal demokrat belediyeleri almak; İzmir, Eskişehir, Kadıköy ve Çankaya listenin ilk sıralarında. AKP ne yapıp edip seçimlerde hedeflediği belediyeleri almak için her türlü organizasyonu yapabilecek iktidar avantajına sahiptir. Sandık kurullarının oluşumunda kendine yakın kadrolara sandık başkanlığı görevini verecek izlemini oluşturmaktadır. Üstelik sandık kurullarının oluşturulması ile ilgili yasanında gereğini yapacaklardır.



Seçimler sandık da kazanılır. Bir Eskişehir’li olarak yerel seçimlerde Kentimizi Avrupanın Çağdaş yüzü yapan Sayın Yılmaz Büyükerşen’i başarılı iki dönem başkanlığından sonra tekrar adaylığı konusunda uyarmak istiyorum. Eskişehir’li sizi tercih edecek, size oy atacak ancak sandıktan çıkamayabilirsiniz. Sandık kurullarında oylara sahip çıkacak resmi kurul üyeliği son derece önemlidir. Birlikte yaşadığımız 2004 yerel seçimleri deneyimi var. Büyükşehir Belediye başkanlığını kazandınız alt belediyeleri sandıklarda oylara yeterince sahip çıkılamadığı için kazanamadınız. Önemli projeleriniz AKP’li belediye meclis üyeleri tarafından engellendi. Yaşanan deneyimler yeni hataları yaşamamıza engel olmalı diye düşünüyorum. Bu görüşümü Ülke genelindeki adaylarında göz önünde bulundurmaları gerektiğine inanıyorum.

SANDIK KURULU ÜYELİKLERİ:

Madde 23 - (Değişik madde: 17/05/1979 - 2234/1 md.)

Sandık kurulu üyelikleri aşağıdaki şekilde belli edilir:

İlçe seçim kurulu başkanı, o seçim çevresinde seçime katılan ve ilçede teşkilatı bulunan siyasi partilerden, son milletvekili genel seçiminde o ilçede en çok oy almış olan beş partiye, her sandık için birer asıl ve birer yedek üye adını beş gün içinde bildirmelerini tebliğ eder.

Bu yoldan tespit edilen sandık kurulu üye sayısı beşten az olduğu takdirde, eksik kalan üyelikler, aynı şartları taşıyan diğer siyasi partilerden, aldıkları oyların büyüklük sırasına göre, aynı usulle tamamlanır.

Oylarda eşitlik halinde ad çekilir.

Yukarıdaki hükümlerin uygulanmasına rağmen beş asıl ve beş yedek üyenin tümü belirlenemediği takdirde, o ilçede seçime katılan ve teşkilatı bulunan diğer siyasi partiler arasında ad çekilir. Ad çekmedeki sıraya göre, adı çıkan, eksik üyelik sayısı kadar siyasi partinin yukarıda yazılan usulle bildireceği kimseler, sandık kurulu üyesi olur.

Yukarıdaki sandık kurullarının oluşumu ile ilgili yasa maddesine göre 22 temmuz 2007 seçim sonuçlarına göre AKP,CHP,MHP,DP,GENÇ PARTİ sandık kurullarında üye bulundurma hakkına sahiptir. Seçimlerde AKP’nin hedeflediği belediyeleri ve şu an sosyal demokratların elinde bulunan belediye başkanlıklarını tekrar kazanmanın yolu adayları sandık kurullarında üye bulundurma hakkı bulunan CHP’de “aynı yönde akan dereleri birleştirmek”ten geçtiğine inanıyorum. Önümüzdeki süreçte yıpratıcı tartışmaların sona ermesi ve bu partilerin tavanda olmasa bile, tabanda güçbirliği yapabilmesi için bazı sağlıklı adımların atılması zorunludur. 2009 yerel seçimlere dönük sosyal demokrat partiler ve adaylar arasında dayanışma ortamı doğmuştur. CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Karayalçın’ı aday gösterme kararı “ Aynı yönde akan derelerin birleştirilmesi” konusunda atılan önemli bir adım olarak görüyorum. Bu kararın ülke genelinde adayların belirlenirken de göz önüne alınacağını gösteriyor.

Seçmen düzeyinde güçbirliği için yerel seçimlere giderken ortaya çoğulcu, katılımcı ve saydamlığı önemseyen bir bakış açısını ortaya koyabilmektir. Bu açıdan CHP toplumun önüne alışılmış üst yapı tartışmaları ve gerginlik politikaları yerine, yerelde işbirliği ortamını yaratmak için yeni stratejileri belirlediğini gösteriyor. Yenileşme, yeni insanlara ve iddialara fırsat verme ve yeni umutlarla AKP’yle sandıklarda hesaplaşma fırsatı ortaya çıkmıştır.



Çankaya Belediye Eski Başkanı Doğan Taşdelen yaptığı yazılı açıklamada, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'ın başlattığı "birliktelik" sürecine katkı sunacağını ifade etti.



Sayın Doğan Taşdelen 1999 Seçimlerinde DSP’den adaylığı sonucu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Sosyal demokratların kaybetmesine neden olması nedeniyle Eskişehir’de katıldığı bir panelde özeleştiride bulunurak Ankara halkından ve o dönemdeki aday Sayın Murat Karayalçın’dan özür dilemiştir.



Yaşanılmış olanı aktarmak ve tarihe not düşmek adına bu satırları yazmak istedim.
Aynı senaryo 1994-1999-2004 Yerel Seçimlerinde yaşandı. Önümüzdeki yerel seçimleri sosyal demokratların kazanmaları için bu yaşanmışlardan ders çıkarmaları zorunludur.

Solun yerel seçimlerde tek adayla çıkmasını ve sandıklarda resmi sandık görevlisi bulundurma hakkı olan CHP’den gösterilecek adaylarla seçimlere girilmesini gerektiren somut bir durumla karşı kaşıyayız. Sorunları çözmek için duygusal yaklaşımlar, yerel seçimleri partilerinin oy yüzdelerini yükseltme aracı olarak görme yerine somut çözümleri üretmeleri gerekir. Seçimler sandıklara atılan oylarla değil atılan oyların seçim tutanaklarına ve birleştirme tutanaklarına ve de seçim sonuçlarına yansıtılıncaya kadar seçmenin verdiği oylara sahip çıkmak sürecidir. Geçmişten herkes ders çıkarmalıdır.

Yeni bölünmelerin önüne geçmek için elimizden geleni yapmak zorundayız. Oysa sorunun çözümü burada değildir; adres tek adayda uzlaşma ve tek ortak adayla seçime gitme iradesini göstermesi gereken partilerdir; anlaşma daha aday belirleme aşamasında partiler arasında olmalıdır.

Bu uzlaşma tüm ülke ve seçim bölgelerinde sağlanmalı; yerel seçime belediyelerde tek adayla girilmelidir. Bu uzlaşma umuttur. Bu işbirliği, tüm sosyal demokrat toplum kuruluşlarının da katılımıyla önümüzdeki yerel seçimlerde sağlanmalı; sol tüm belediyelere tek ve ortak aday çıkarmalıdır. Kişisel talepler, yarış ve adaylık hesapları bitmelidir. Genel başkanlar ve parti üst yönetimleri bu işbirliğini sağlamalı, konuya kurumsal yaklaşarak partiler arası mutabakatı oluşturmalıdır. Son dönemde yaşanan gelişmeler ve Türkiye'nin AKP ile geldiği tehlikeli süreç artık çözümü kaçınılmaz kılmıştır. Önümüzdeki seçimlere sosyal demokratlar, sol tek aday ve tek belediye meclis listesiyle girmelidir. AKP'ye belediyeleri kaptırmamanın ve yeni belediyeleri kazanmanın tek yolu budur



Bilindiği gibi son genel seçimde CHP ve DSP arasında özlenen işbirliği yapıldı ve 13 DSP Milletvekili CHP listesinden seçildi.
Önümüzdeki seçimlere sol tek aday ve tek belediye meclis listesiyle girmelidir. Sandık kurullarında resmi üye hakkı bulunan parti listelerinde buluşmanın sağlanması AKP'ye belediyeleri kaptırmamanın ve yeni belediyeleri kazanmanın yoludur..



Yusuf UYGAN

Grafiker



Not: 11.05.2007 tarihinde 22 temmuz seçimleri için kaleme aldığım "Aynı yönde akan derelerin birleşip çayları, akarsuları, denizleri, okyanusları oluşturmasını sağlamak için" Yazımı okumanızı dilerim


Yusuf UYGAN

© Copyright Solbirlik.org