KENTLERİ SAYDAM YÖNETİCİLER YÖNETMELİ
“Dünyadaki bütün insanlar, biri dışında aynı fikirde ve o tek kişi karşı fikirde olsa, o tek kişinin iktidar sahibi olup tüm insanları susturma hakkı ne kadar yoksa, tüm insanların o tek kişiyi susturma hakkı da aynı derecede yoktur.”
john stuart mill
Toplum arasında kullanılan en yaygın klişelerden biri, ‘Şu hırsızlar, yolsuzlar olmasaydı bu devlet bu hale gelmezdi’ cümlesidir. Kahvehane sohbetlerinden ev ziyaretlerine kadar, zaman zaman birçok toplantıda hatta siyasi parti merkezlerinde bile konuşulan konu, siyaset ve bürokrasi adamlarının ‘neyi ne kadar götürdüğü’ ile ilgilidir. Bu konuşulanlar aklımıza ‘ateş olmayan yerden duman çıkmaz ‘ atasözünü getirmektedir. Yerel siyasi organizasyonlarda da kimi zaman benzer olaylara rastlanmaktadır.
Transparency International (Uluslararası Saydamlık), 1996 tarihli kaynak kitabında yolsuzluğun tanımı "siyasetçi ya da devlet memuru olsun, kamu görevi yapan kişilerin, kendilerine emanet edilmiş kamusal yetkiyi kötüye kullanarak kendilerini ya da kendilerine yakın olan kişileri yasadışı biçimde zenginleştirmeleri" yapılmıştır. Dünya Bankası IMF’nin "yolsuzluk" tanımı da genel olarak "kamu görevinin özel kazanç sağlamak için kötüye kullanılması" şeklinde tanımlanmıştır.
Toplumlarda etik dışı davranışların kaynakları ;
*Tarihten gelen nedenler,
*Kültürel yapıdan gelen nedenler
*Siyasal yapıdan gelen nedenler
*Ekonomik yapıdan gelen nedenler
*Hukuksal yapıdan gelen nedenler
*Bürokratik yapıdan gelen nedenler
*Toplumsal yapıdan gelen nedenler olarak sıralanmıştır.
Yerel yönetimlerde ortaya çıkan siyasal ve kamusal hastalıkların temelinde eğitimsizliğin yaygın oluşu, şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin, saydamlığın, etkin denetimin, etkili yasaların olmayışı yatmaktadır.
Kentleri yönetmek için yerel yönetimlere, Belediye meclislerine ve il genel meclislerine aday olanların çoğunluğu eğitimsiz parmak hesabında etkili olacak kişilerden oluşmaktadır. Meslekleri, yetenekleri, proje üretkenlikleri önemli değildir. Kentesel rantiyenin paylaşılmasında toplum katmanlarının fayda sağlaması yerine bireysel çıkarları ön planda tutanlar 2009 Yerel Seçimler için hesaplarını yapmaktadırlar. Bu tür düşünce ve davranış içinde olanların önüne etkili yöntem olarak kentlerde yönetim sürecine katılımı arttırmak, sivil insiyatiflerin karar, yetki ve söz yöntemleri geliştirmek gerekir.
Siyasi ahlak Toplumun sahip olduğu inanç, gelenek vb. değerlerin yanında kanuni düzenlemeler ve uluslararası bağlayıcı belgeler siyaset ve yönetimde etik değerlerin ne olduğunu, hangi davranış biçimlerinin ahlaki ve yasal olduğunu çerçevesini ortak payda olarak belirlemelidir. Günümüzde uluslararası alanda ortak etik davranış ilkeleri şunlardır: tarafsızlık, hukukilik, dürüstlük, bütünlük, liyakat, nesnellik, sadakat, saydamlık, hesap verebilirlik, profesyonellik, eşitlik, süreklilik, saygınlık ve güvendir. Her toplumun yukarıda ifade edilen inanç, gelenek ve değerlerine göre oluşmuş yazılı ve yazılı olmayan ahlaki normları bulunmaktadır. Uluslar arası alanda etik değerlere karşı etik dışı olarak kabul edilen, yönetsel ve siyasal yaşamımızı kirleten, yozlaştıran tersi davranışların ne olduğunu irdelemek gerek, her birini doğru tanımlayarak bu konuda bir önleyici bilincin oluşturulması gerekecektir. Sivil örgütlenmelerle bu olumsuzluklar aşılabilir düşüncesini taşıyorum.
Yusuf UYGAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder