04.06.2007
"Siyasette tıkanıklık liderlerin karizmayı ve siyaseti kendilerinin egemenliklerinin devamı olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır."
LİDERLİK ve DEMOKRASİYE İNANMAK
1980'li yıllar siyasette kalitesizliği getirmiştir. Bu kalitesizlik sadece solda değil sağda da aynı şekilde gerçekleşmiştir, 2007 seçimleri bu süreçlerin sonucudur.
Siyasete insanın kazanılması uzun bir sürede gerçekleşiyor. Bu süreç mücadele geleneğini içinde barındırır. Politikacılık dünyada en saygın mesleklerdendir. Çünkü bilgi ve becerilerin halk yararına karşılık beklemeksizin kullanılmasıdır. Ancak bunları ülkemiz için söylemek oldukça güçtür.
Seçimlerin konuşulduğu şu günlerde siyasi tıkanıklığa neden olan mevcut yasalardır. Yasalar toplumun gereksinimlerine uygun olarak düzenlendiğinde tıkanıklıkta ortadan kalkacaktır.
Bir kere halkın örgütlenmesi ve parlemento da temsil edilmesi siyasi partiler kanununun partilerin genel merkezlerine egemen olan yönetsel kadrolar tarafından (Oligarşik kadrolar) kendi çıkarlarına göre kullanılmasına olanak tanıdığı için mümkün değildir,
Yasaların, yorumlayanın ve uygulayanın kendine göre kullanması her dönemde ilkel toplumlardan günümüz toplumlarına kadar her toplum düzeninde gerçekleşmiştir.
SPK'nun bazı maddeleri özelliklede seçme ve seçilmeyle ilgili bölümleri anti-demokratiktir. Çünkü bir partiye oy veren seçmen tabanının hiçte istemediği siyasetçiler sadece genel başkanlarına veya genel merkezlerine yürekten bağlı kapı kullan meclisi oluşturmaktadır.
İsteyen herkesin programını beğendiği partiden aday olma, seçme ve seçilme hakkını kullanması için düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu düzenlemeyi de mevcut yasama organı gerçekleştireceği için olası gözükmemektedir. Çünkü kendi iplerini kendileri çekmiş olacaktır.
Siyasette tıkanıklık liderlerin karizmayı ve siyaseti kendilerinin egemenliklerinin devamı olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır.
Üretken olmayan ama kendisine sözünden çıkmayacak mebusları bulan günümüz liderlerinin korktuğu bir şey var umarım. Çağdaş, günümüzün elektronik devriminden nasibini almış genç beyinlerin siyaset yapma yollarını tıkamak onların başlıca görevi olmuştur.
Türkiye'deki siyasi partiler 80'den sonra yön duygusunu kaybetmişti. Hangi partinin hangi yolu seçtiği karışmıştır, örneğin liberalizmin savunucuları iktidara gelebilmek için solun en keskin sloganlarını savunmuştur. Solun liderleri de liberalizmi, milliyetçiliği, teokratik düşünce sahiplerini partilerinden aday göeterecekler. Bu bir çelişkidir. Oysa solun evrensel düşüncelerini dini yönetim amaçlayanlar seçimlerde sol talepleri ön plana çıkaran afişler hazırlayarak kullanmışlardır. Ve seçimlerde umut olmuşlar oylarını arttırmışlardır.
12 eylül askeri darbesiyle kalitenin siyasetten uzaklaştırılması veya demokratik olmayan iki dudak arasından çıkan sözcükle sen milletvekili adayımızsın çıkar çevrelerinin işine gelir. Siyaset her gün kendisine kendisinden başka güzel olmadığı yalanını söyleyen sihirli aynanın aldatmalarıyla yürümez.
Siyaset insanla insanın geleceği için yapılır. Bir gün kendisini aynasında güzel görenlere halk elbette gereken yanıtı vermelidir, Avrupa ülkelerindeki demokrasi geleneğine bakın, lider seçimi kaybettiyse özeleştiri yapıp siyasetten çekiliyor.
Çünkü toplum için önerdiği çözüm önerilerinin benimsenmediği seçimlerde alınan oyla kanıtlanmış oluyor. Kör topal siyasete devam etmektense yeni kadroların önünü açmayı demokrasi geleneği olarak görüyorlar. Bizde otuz yıllık kadrolar alınan bir sürü seçim yenilgilerine rağmen sanki hiçbir şey olmamışçasına yollarına devam ediyorlar.
Üstelik SPK'nun kendilerine verdikleri yetkileri de kendileri için utanmadan kullanarak ses çıkartanı, partinin programına katkı amacıyla görüşünü açıklayanı sen sus konuşma, ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin diyerek kadroları tasfiye eden bir düşünceyi taşıyorlar. Aslında bu deveyi kendileri de güdemiyorlar.
Liderler üyelik haklarının kullanılmasını engelliyorlar. Unutmayın Kurtuluş savaşımız bile insanların yaratıcı zekasının bir araya gelmesiyle Atatürk'ün önderliğinde gerçekleşmiştir. Ve o günkü bileşenleri ilk meclisi oluşturan temsilcileri bir kez daha gözden geçirmemiz gerekiyor.
Üzerinden 75 yıl geçmesine rağmen Türk siyasi tarihindeki sol partiler kurumsallaşamadığı için halkı kucaklayamıyor. Kucaklayamadığı içinde Av-rupadaki sosyal demokrat (demokratik sol) partiler gibi iktidara yürüyemiyor.
Avrupada-ki Demokratik Sol Partiler partiler sadece ülkelerindeki Anayasal zorunluluklar nedeniyle değil halkın örgütlenme ve iktidarda söz sahibi olmasına saygı duydukları için iktidara yürüyorlar. Sizin iktidar olmaya niyetiniz varsa seçmenin karşısına güzel bir tabloyla çıkın sol parti liderleri, niyetiniz yoksa bir diyeceğim yok.
Bu seçim anti-demokratik bir seçimdir. Yedi parti Liderlerin sahneye koyduğu demokrasi oyunudur. İçinde Halk yoktur onlar sadece liderlerin seçtiklerini seçmek durumundadır. Halkın temsil edildiği parlemento da krizlere gebedir. Bu çağda yönetimin daha yerellik kazandığı bir dönemde Berlin duvarı gibi utanç verici olan % 10’luk barajın konulmasıdır. Demokrasi ve yönetişim tüm azınlıkların, ötekilerin haklarının kullanacağı fırsatları yaratacağı bir sistemi oluşturmalıdır.
Bu oluşacak meclisin ömrünün kısa olacağını düşünüyorum. Ve bu meclisten tüm anti-demokratik yasaları, 12 eylül anayasasının sonuçlarını ortadan kaldıracak yeni sivil bir anayasa ortaya koymalarının gerektiğini düşünüyorum…
Yusuf UYGAN
© Copyright Solbirlik.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder